bugün

entry'ler (18)

steins gate

lisede ilk bölümünü izleyip sonra devam ederim diye ara verip unuttuğum, izleyip bitirmenin 5 yıl sonrasına nasip olduğu zaman yolculuğu konulu bilim kurgu animesi. ilk bölümler sıkılıp bırakmayı düşünebilirsiniz belki çünkü anime geç açılıyor ama devam etmenizi öneririm çünkü bölümler ilerledikçe anime insanı içine çekip acaba bir sonraki bölümde ne olacak diye merak ettirtmeyi başarıyor.
Ana karakterimiz Okabe Rintarou (kendisine mad scientist hovovin kyouma denilmesini istiyor) 18 yaşında 2 arkadaşı ile birlikte apartman dairesinde bilimsel icatlar yapan ve vakit geçiren bir üniversite öğrencisidir. Bir gün yanında arkadaşı ile beraber zaman yolculuğu ile ilgili bir konferansı dinlemeye giderler. Hikaye burada başlıyor, daha fazlasını yazmıcam, gidin izleyin, pişman olmayacaksınız.

hikayede geçen ve geçmişte ortaya çıkarak internette zaman yolcusu olduğunu kişi için ise (bkz: john titor)

--spoiler--
Animenin başarılı bulduğum yönleri; ilk bölümler anlamsız gibi gelen olay ve detayları sonlara doğru birbirine başarılı şekilde bağlaması ve anlamlandırması, opening ve müzikler, ana karakter erkek olsa da kadın karakterler oldukça iyi tasarlanmış ve okabe ile beraber hikayeyi onlar taşıyor diyebiliriz, mayushii gibi tatlı bir karakter ve karakterlerin anlamsız ama ilginç gelen replikleri. (bkz: tutturu) (bkz: but he is a guy) (bkz: El Psy Congroo). Ama en iyisi de dram, aksiyon, komedi ve romantizmi bir arada işlemeyi başarabilmesi.
Anime daha uzun olabilirdi belki, Okabenin kahkahası ve bazı yerlerde verdiği aşırı tepkiler çok hoşuma gitmese de bu animeye rahatlıkla 10 üzerinden 9.3 veriyorum.

--spoiler--

opening: https://www.youtube.com/watch?v=SBQprWeOx8g

görsel

welcome to the nhk

bende yeri ayrı olan animelerden biri. arkadaşımın tavsiyesi üzerine başladım ve 2 günde tüm bölümlerini bitirdim. Ana karakter satou tatsuhiro 22 yaşında, 4 yıl önce üniversiteden atıldığından beri gerekmedikçe evden çıkmayan, tek başına yaşayan ve hiç arkadaşı olmayan biridir. (bkz: hikikomori) . Hayatını ailesinin gönderdiği harçlık ile idame ettiren Satou birgün içinde bulunduğu durumun NHK'nin bir komplosu olduğunu düşünür ve harekete geçmeye karar verir. O esnada çalan kapıyı açtığında ise karşısında şemsiyeli tatlı bir kız(misaki) ve yaşlı bir kadın görür, kadının elindeki hikikomori özel sayısı dergisini gören satou hırçınlaşır ve sinirle kapıyı kapatır. Değişmeye karar vermiş olan Satou part-time bir iş bulmak için evden çıkar ama işyerinde karşılaştığı kişiyi görünce işler iyice karışır. Spoiler olmaması için daha fazla detaya girmeyeceğim. Bu animeye bir şans vermenizi tavsiye ederim.

Animede geçen bazı tanımları kısaca açıklamak gerekirse;
Hikikomori: Kendini toplumdan soyutlamış, ailesi ile bile iletişim kurmayan, çalışmayan, hayattan bir beklentisi kalmamış olan kimse.
NHK: Gerçek bir televizyon kanalı olmakla birlikte Satouya göre açılımı 'Nihon Hikikomori Kyoukai' olan ve gençleri kaliteli animeler ile asosyal yapmayı amaçlayan gizli örgüt.
NEET: Not in education, employment or training.
Freeter: Genelde öğrenci ve ev hanımı gibi çalışmayan insanlar için kullanılan bir terim.
Natsucomi: yazları açılan anime,manga,oyun fuarı organizasyonu.
Fuyuucomi: natsucominin kışları yapılan versiyonu.

görsel

opening: http://www.youtube.com/watch?v=hHs5AjAvFoA

rize trabzon erzurum halkının rus işgaline tepkisi

Trabzonda bir ilçenin düşman işgalinden kurtuluşunun anması yapılmaktadır. O günleri yaşamış olan bir gazi sahneye çıkartılır ve ''haçan biz düşmanı gördük, hemen kaçmaya başladık, bir kaçayruz'' diye anlatması üzerine belediye başkanı tarafından sahneden indirttirilir.

sosyal fobi

Sosyal fobi ile 2006'da tanıştım. Annem ve babam öğretmen, ben de 6. sınıfa kadar onların çalıştığı okulda okudum. Eğitim kalitesi ve okulun bulunduğu muhit iyi değildi ayrıca evime uzaktı ama mutluydum. 5 yıldır birlikte büyüdüğüm arkadaşlarım ile hayatım harikaydı. Liseye kadar orada okuyacağımı düşünüyordum ama ailemin başka bir planı vardı. Eski okulumu sevdiğimi söylememe, ağlamama rağmen beni dinlemeyip okulumu değiştirdiler. Artık eve yakın, eğitim kalitesi iyi bir okulda okuyacaktım. Okulun ilk gününde kaderim mühürlenmişti sanırım. Kendimi aşırı çekingen ve garip hissediyordum. Sınıf listesine bile bakmaya çekindim. Başka bir gezegene gitmiş gibiydim, okulu daha önce de sevmezdim, birinci sınıftayken çok hareketli ve yaramazdım, dayanamayıp ağzıma biber sürmüştü bir kere ama arkadaşlarımı seviyordum. Yeni okulumda ise ağzımı bıçak açmıyordu. Sosyal fobi gün geçtikçe vücuduma yayılıyordu. Hayatımın diğer alanlarını da etkiliyordu, iyice kilo aldım, notlarım düştü, bu sebepten ötürü evde de ailem bana kızıyordu. Huzurlu olduğum bir yer kalmamıştı. Her geçen gün daha da içime kapandım. Hiçbir şey yapmaya halim yoktu. Kara deliğe düşmüştüm sanki. 3 yıl böyle geçti. Arkadaşlarım oldu evet ama hiçbir zaman bir ortama giremedim ve sevilen aranan bir kişi olamadım. Liseye giriş sınavım iyi geçmişti. Şehrimdeki en iyi Anadolu lisesini kazanmıştım, küçük de olsa bir mutluluk yaşadığımı itiraf etmeliyim. Neyse devam edelim, lisede herşeyi farklı yapacaktım. Girişken, konuşkan, spor yapan biri olacaktım. Elbette sevgili de bulmayı planlıyordum. Yaşananları tahmin ediyorsunuzdur. Sosyal fobim daha da kötüye gitti. Sosyal fobi bir de ek paket getirdi, depresyon. Lisede yaşadığım tek olumlu olay 5 günlüğüne de olsa yurtdışına(çek cumhuriyeti) gitmem oldu. Sosyal fobi orada da peşimi bırakmadı ama ilk kez başka bir ülkeyi görme fırsatım oldu ve harikaydı. 11.sınıfi 12. sınıfa bağlayan yaz tatilinde hoşlandığım kız ile konuşma fırsatı buldum. Facebookta tesadüf eseri bir ortak nokta buldum ve 2 ay boyunca intetnette konuştuk. Mail ile açıldım kıza ve elbette reddetti. Ben de kendimi reddederdim o yüzden kıza kızmıyorum.
Ygs Lys stresi de yeni ek paket olarak hayatıma girdi, bir siz eksiktiniz zaten. Ygs Lys sonuçlarım iyi değildi ve mezun olarak hazırlanmaya karar verdim. Ama niyetim hiçbir zaman üniversite okuyayım sonra maaşlı bir iş bulur ev alırım evlenirim çoluk çocuk yaparım araba vs vs değildi. Benim hayalim Japonyaya taşınmak ve kendi mangamı çizmekti. Türk ailesine bu hayali kabul ettiremezdim ama. Benim hayallerim onlara göre yapacağım işin yanında hobi olarak kalmalıydı. Sonuçta 1 sene daha sınava hazırlanıp istanbulda bir mühendislik kazandım, şu an 3.senem . Sosyal fobinin yıkıcı etkisini burada da hissetmeye devam ediyorum. Hiçbir klübe ya da etkinliğe katılmadım. Çok az arkadaşım var. Sabahları aynı duraktan bindiğim bir arkadaşım var , onun sayesinde başka insanlar ile de tanıştım ortamlara girmeye çalıştım ama sosyal fobi bir türlü gitmiyor. Konuşmak arkadaş olmak istiyorum ama olmuyor. Yapamıyorum. Ne diyeceğimi neyi nasıl diyeceğimi bulamıyorum. 22 yaşında olacağım yakında ve hayatım ziyan oluyor.
Buraya kadar okudunuz mu bilmiyorum ama devam edeyim. Sosyal fobiyi yenmek imkansız. Daha önce psikolog ve psikiyatriste de gittim yenmek için ama hiçbir fayda etmedi. Sosyal fobinizi sadece kısa bir süreliğine kontrol altına alabilirsiniz. Gittiğini hissettiniz bile o aslında hep içinizde kalacak. Sosyal fobi bir şüphe ve korkudur. Bir kere içinize girdi mi çıkartamazsınız. Sadece yaşayan bilir bu illetin ne olduğunu, hayatı nasıl mahvettiğini, insana nasıl çekip gitmeyi veya intiharı düşündürdüğünü.

kağıt kesiğinden daha çok çok acıtan şeyler

konuşmak, bir şeyleri paylaşmak istediğin an kimseyi bulamamak ve hüzünle eski ruh haline geri dönmek.

insanlık ölmemiş denilen anlar

görsel
aklıma bu karikatür geldi.

çirkin bir kızla bakışmak

bi kere de bana bakın.

askere gidilse sevgiliyi emanet edilecek yazarlar

agatha christie.

internetten para kazanmak

örnek olarak (bkz: youtuber) .

neden evlenmiyorsun sorusuna verilecek cevaplar

+neden evlenmiyorsun?
-tercih meselesi
+çok mu seçicisin?
-hayır kimse beni tercih etmiyor

kürdüm 5000 yıllık tarihim var var mı diyeceğin

0 tuşu basılı kalmış.

vahşi doğada bir hayvan olacak olsaydınız

deniz kaplumbağası. okyanusları gezmek ve uzun yaşamak isterdim.

gecenin sözü

Sevmek keman çalmak gibidir. Bilmeyen kötü sesler çıkarır. - Avustralya atasözü

pokemon go

başlığın entry sayısı pokemon başlığının 2 katını geçmiştir. (bkz: boynuz kulağı geçti)

varşova ayaklanması

1944 Ağustosunda başlayan ve 2 Ekimde başarısızlık ile biten ayaklanma. Bagration harekatı sonrası Kızıl ordu varşovaya kadar ilerlemişti ama mühimmat, tank ve erzak için ilerleyişlerini ara verip bir sonraki büyük taarruz için beklemeleri gerekiyordu.
Kızıl ordunun yaklaşması ile Polonya yeraltı direnişi de özgür bir polonya için ayaklanma başlattı. Bir amaçları da komünist bir polonyayı önleyip kendi göbeklerini kendileri kesmekti.
Yanıbaşlarındaki kızıl orduya da güvenen polonyalılar ayaklanma başlattı ama sonuç felakatti. Takviye yollayan almanlar direnişçileri tek tek ezerek şehirde kontrolü tekrar sağladı. tahmini olarak 200,000 sivil öldürüldü. Varşova ise ancak 1945 ocak ayında alman işgalinden kurtuldu.

Daha önce tanıştığım bir Polonyalı mühendislik profesörü ile konuşurken konu buraya geldi ve ölü sayısının çok daha fazla olduğunu, unutulmayacak bir olay olduğunu söylemişti.

slovenya

Yugoslavyanın bir parçasıydı bu güzel doğu avrupa ülkesi. ayrıca gelir dağılımı konusunda en adil ülkelerden biridir.

mustafa kemal atatürk vs kadir mısıroğlu

uçan dinozor ile sivrisineği kıyaslamaktır.

çin halk cumhuriyeti nin tek çocuk politikası

Kırsal kesimde yani ülkenin çoğunluğunda tam olarak uygulanmamıştır. internette tanıştığım çok sayıda Çinlinin kardeşi var.